Küçükken zaman neden daha yavaş geçiyordu?
🔗 Videoyu buradan izleyebilirsiniz 🔗
Bence zamanın küçükken daha yavaş geçiyor gibi gelmesinin birkaç sebebi var.
İlki beyinle alakalı. Çocukken her şey bizim için yeni. Yeni insanlar, yeni yerler, yeni duygular. O dönemlerde nereye baksak bir ilkle karşılaşıyoruz. Her şey dikkat çekici geliyor.
Beyin bu anları daha uzun uzun kaydediyor. O yüzden çocukken geçen bir yaz tatili bile kocaman bir dönem gibi hatırlanıyor. Çünkü beynin o zamanı çok detaylı işlemiş. Detay arttıkça, hatıra büyüyor. O yüzden çocukluğun yazları bitmek bilmiyor, şimdi ise göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.
Bir de yaş faktörü var. 5 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının %20’siyken 25 yaşındaki biri için aynı yıl sadece %4’ünü kapsıyor. Zaman yaş aldıkça göreceli olarak küçülüyor yani.
Bu matematiksel ama aynı zamanda duygusal bir gerçek. Hayat büyüdükçe, zamanın ağırlığı azalıyor gibi hissediliyor. Belki de bu yüzden “daha dün gibiydi” lafı bu kadar çok tekrarlanıyor.
İşin biyolojik kısmı var evet ama sosyal medyanın etkisi de azımsanamayacak kadar fazla bence. Hatta belki de en görünmeyen ama en etkili parça bu.
Sosyal medya o kadar hızlı içerik sunuyor ki, beynin sürekli minik dozlarda dopamin alıyor. 10 saniyelik Reels’lar, story’ler, geç, geç, geç… Zaman burada akıp gidiyor ama senin beynin “dolu bir gün yaşadım” diyemiyor. Çünkü derinlik yok, deneyim yok. Sadece bir uyarılma hali söz konusu.
Bu yüzden gün bitiyor ama aklında bir tane bile kalıcı an kalmıyor. Sadece hızlıca geçmiş bir zaman hissi… Zaman aslında hâlâ aynı hızda akıyor ama biz fark etmiyoruz. Çünkü yaşarken o anda değiliz.
Çoğu zaman vücut burada ama zihin ya geçmişte ya gelecekte.
Bu konuda da kendimizi suçlamamak lazım; çocukken tek görevimiz yemek yemek, oyun oynamak, televizyon izlemekti. Zihnimizde anı fark edebilecek alan vardı.
Ama yetişkinliğe adım atınca iş, okul, sınavlar, faturalar, sorumluluklar, gelecek kaygısı… derken beyin sürekli bir şeylerle meşgul.
Bazen farkında olmadan gün içinde 10 farklı problem çözüyoruz ama bir tane bile güzel an yaşamıyoruz.
O yüzden “anda kal” demek kolay ama uygulamak o kadar da basit değil.
Ufacık da olsa farkındalık yaratabildiysem ne mutlu bana.